Merhaba Sayın Okurlarım;
Ülke gündeminin ziyadesiyle yoğun olduğu bir dönemde iç meselelere girmek istemiyorum. Sabah telefondan haberlere baktığımda dikkatimi çeken şu haber beni derinden yaraladı. ‘’ Donald Trump Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacağını açıkladı.’’
Bu haberi okuyunca bir Amerika’ya dönüp baktım bir de Türk dünyasına hatta İslam dünyasına. Gerçi böyle bir dünya falan yok hep masal hep hayal. Yıllarca kendimizi kandırdık. ‘’Efendim Türk dünyası bir araya geliyor birlik oluyor tek vücut oluyor.’’ Bazen de şöyle kandırdık kendimizi: ‘’İslam dünyası Haçlı ittifakına karşı birlik oluyor, İslam ordusu kuruluyor.’’ Bizi kandıran kandırmış bir de kendimizi kandırmayalım. ABD okyanus ötesinden başkent değiştirirken; bizim İslam dünyası içinde gördüklerimiz okyanus ötesindeki ABD’ye yaranmanın yollarını araştırıyor. Demek ki neymiş? Yalandan dolar yakmakla veya CocaCola döküp boykot etmekle ne ABD’ye ne de İsrail’e karşı üstünlük kuramıyormuşuz.
Yıllarca bize ‘’Aman şu ülkelere güvenmeyin sizi sırtınızdan vurdu’’ diye ayar verenler emin olun aynı şeyleri karşı tarafa da söyledi ve başarılı oldular.Türkiye olarak komşularımızla uzaklaşıp ABD’nin müttefikliğine güvendiğimizden beri hep zarar gördük hep kaybeden taraf olduk. Halbuki ABD kime dost müttefik dediyse onu sömürmüş ve kaynaklarına göz dikmiştir. Biz başka örnekleri göz önüne almayarak, hatta uyarıları dikkate almayarak aldandık; umarım başka devletler bizi örnek olarak görüp aynı tuzağa düşmezler.
Ortadoğu coğrafyasından ABD elini çektiği gün emin olun ne IŞİD kalacaktır ne de PYD ve uzantıları. Üstelik yıllardır boş yere kin beslediğimiz onlarca ülkeyle bir anda dost oluruz. Bazı tarihi gerçekleri görmezden gelmenin bir anlamı yok. Biz yıllardır güney sınırlarımızda PKK veya PYD ile savaşmıyoruz, biz ABD’nin ülkemizi zayıf tutma girişimlerine karşı koymaya çalışıyoruz. Yani bir bakıma ABD ile soğuk savaş içerisindeyiz.
Hepimizin aklında bu saatten sonra hep aynı soru: ‘’İyi de ne yapacağız?’’ Naçizane fikrimi soracak olursanız ilk olarak iç güvenliğimizi öncelik tutarak içimizdeki birliği hep canlı tutmalıyız. İç meselelerle dış meseleleri karıştırmamalı, dış meselelerde tam destek ve birlik içinde hareket edilmelidir. İlimde ve teknolojide yükselmek için daha çok çalışmalıyız. Komşularımızla samimi ve açık yüreklilikle konuşulmalı, yaptığımız toplantılar sadece masada kalmamalı, sahada göstererek dünya gündemine duyurmalıyız. Terör örgütlerinin hepsine karşı ortak tutum olmalı, diktatör diye gösterilen liderlere karşı bile olsa merkezi yönetimlere karşı hiçbir silahlı örgütedestek olunmamalıdır. Unutmamalıyız ki Ortadoğu’daki en acımasız diktatör bile ABD’den daha masumdur. Geçmişteki yanlış ittifaklardan dolayı suçlayıcı tavırlar terk edilmelidir. Çünkü böyle olursa bu durum komşularımızı iyice büyük güçlerin kucağına atacaktır. Zaten bu hususta bizim de karnemiz pek parlak değil.
Umarım hep hayallerde veya masada kalan birlikler kurulup, dünyayı ortak barışa götüren adımlar atılır. Tüm dünya insanları huzur ve sağlık içinde yaşayıp ömrünü doğal akışı içinde tamamlar.
Kalın sağlıcakla…
YORUMLAR